Anlayamayanlar
- zerzaf
- 24 Eyl 2020
- 1 dakikada okunur
'Anlamadım' diyor mesela ama sormuyor da... Yeterli sesizlik verilmesine rağmen bu zamanı kendi kaygısını yansıtmak için kullanıyor; 'açım' diyor mesela ya da başı ağrıyor, ilaç soruyor... Öyle bir 'git!' var ki bu anda, nedeni öyle belli ki... Sormuyor... Doğru soru diye bir şey vardı, yok. Soru? O da yok! Sorsalar, gitmek ayıp olur...
Peki kalanın hiç bir şey yapmayışı? Kalanın geçerken uğrayanları hapsedişi?
Ayıp; her bir kalanın kendi hazinesidir ve başka bir kalana asla denmez, ayıp olur...
Gidemeyenler, ezik ruhlarını ezdirmeye devam edenler, yavaş yavaş yavaşça kalır ve bir gidişi daha öldürür. Gidemeyenler; kalanlarla doğar tekrar, bir bakıcı olarak... İlaç verir mesela başı ağrıyan olursa, acıkana yemek yapar... Bir bir, birbirlerine bakarlar kalanlar, kimseleri yoktur başka ki...
Yemek nasıl yapılır? Kuralı vardır, şefi vardır, master'ı vardır yemeğin... Herkes yapamaz. Herkes yapmasın. Ezelden kalıcılara özgüdür yemek ve kalmışlığın ödüllü bedeli, ağrılı ilaçlar...
Gidenler vardır bir de... Onları hiç kimse tanımıyor. Yabancıdır onlar. Yemek bile yemiyorlardır belki kim bilir? Bir efsaneye göre kuyrukları da vardır... Yoksa niye gitsinler?
'Anlamadım' dedi mesela biri ama sormadı da... Acıktı, başı ağrıdı... 'ağrıdım' mı demek istemişti yoksa? Geçmiş olsun... Demezsem ayıp olurdu...
Comments