top of page

Yorgunum ve Ağrılar... Ama Neden?

  • Yazarın fotoğrafı: ozanakbas
    ozanakbas
  • 7 Nis 2020
  • 2 dakikada okunur

Homeostazi'yi evrimagaci.org, "Vücudun iç çevresinin sabitliğinin devamı" olarak tanımlıyor. Metabolizmanın dış uyaranlar ve zorlayıcı koşullara adapte olarak kendi iç işleyişini koruma ve hayatta kalma çabasının bir dışavurumu olarak ortaya çıkan homeostaz aslında vücudun stabil olma 'hali' de denebilir. Stres etmenleri homeostazın eski haline getirilmesi için vücudun oluşturduğu fizyolojik ve davranışsal yanıtların da tetiğini çekmektedir. İşte bu tetiklerden bir tanesi de allostaz hali. "Allostaz preforantal korteksin algıladığı stresin etkisiyle devreye giren ve beyin tarafından yürütülen bir süreçtir." Bu ikisi arasında kurulan denge sürekli değişen etkenlere karşı vücudun direnme mekanizmasını meydana getiriyor.


Allostaz durumunun sürmesi vücutta birçok hastalığa yol açabileceği gibi huzursuz ve konforsuz bir yaşama hali oluşumuna da neden olabiliyor. Allostaz teorisi ilk olarak 1975 ve 1977'de Eyer ve Sterling tarafından açıklanmıştır.


Hipotalamus, homeostaz ve allostaz oyununda yönetmenlik koltuğunda. Hormonal ve sinirsel yollar ile vücudun düzenli çalışmasını sağlayan Hipotalamus'un normal dışı çalışması, aslında kanserden, diyabete, hipertansiyondan, yüksek kolesterole birçok kronik rahatsızlığın da nedeni. Peki, buradan nereye bağlayacağız konuyu. Bu bilgileri neden verdik? Çünkü evde kaldığımız bu süreçte, farkında olmadan uzun süre allostaz fazında kalmış olabilirsiniz ve bundan kaynaklı ortaya çıkan 'allostatik yüklenme' hali kendinizi yorgun, bıkkın ve halsiz hissetmenize yol açıyor olabilir. "Bir şey de yapmadım, neden sürekli böyle yorgunum?" sorunuzun cevabı bu yazıda yatıyor olabilir yani.


Allostaz dediğimiz bu "anormal" durum belki de insanın doğa-dışı yaşam tarzında daha aktif hale gelmiş olabilir. İnsanevladının kentlerde yaşamasının özellikle sanayi devrimi sonrası kırsal kesimlerden gelen masif göç dalgalarıyla geldiği noktayı düşünürsek doğayla iç içe yaşamaktan belki de hiç bu kadar uzak olmamıştık. Yalnız yine de, bu kent yaşamı iki ya da üç yüzyılın öyküsü aslında. Binlerce yıla uzanan insan hayatı ve evrimsel birikimi kent yaşamına henüz adapte olmadı. Çünkü biz hepimiz aslında bu kentleri deneyimleyen ilk kuşaklarız. Durum böyle olunca stres yönetimi, psikolojik bozukluklarla baş etme gibi birçok yeni yetenek eklemek gerekti donanıma. Stres; obezite, osteoporoz, kardiyovasküler sorunları içeren çeşitli hastalıklar açısından bir risk etmenidir.


"Stres yanıtı uygunsuz, aşırı veya yetersiz olabilir ve bu durumda homeostazisin eski

haline getirilme çabası yeterli olmayabilir; bu durumda ortaya çıkan yeni duruma ‘allostatik yük’ denmektedir. Hayatı tehdit edebilen travmatik olaylar kişiyi evrimsel olarak şekillenmiş olan ‘hayatta kalma modu’na kaydırabilir. Hayatta kalma modu, Otonom Sinir Sistemi (OSS) aracılığı ile bir alarm tepkisini tetikleyerek kalp hızı, solunum, kan basıncı ve kas tonusunda artış gibi çeşitli biyolojik tepkimelere yol açabilir."





Peki ne yapacağız? Bu allostatik yükü omuzlarımızdan nasıl atacağız? Belli ki bu süreç daha devam edecek. Aslında önceki yazılarımda bunun cevabını biraz vermişim :) Ben de şimdi konuyla ilgili makaleler okudukça fark ediyorum. İçgüdüsel olarak okuyucularımı güzel yönlendirdiğim için kendime bir 'aferin' diyor ve şu linkleri aşağı bırakıyorum öncelikle:



M E Ş G A L E arkadaşlar! Hayatın anlamsızlığı üzerine kafa patlattıkça allostatik allostatik gezinirsiniz. Beyninizi kandırmak neyse ki çok kolay. Onu oyalayın, içerdeki gündemi biraz dağıtın. Kendinize bir misyon edinin. Bir amaç. Giderek daha enerjik hissetmeye başlayacaksınız bakın görün. Tabii bunlar yapılabilir hedefler olsun. "Her gün bir saat spor yapacağım" diye plan yapıp üçüncü gün yapamayınca hayalkırıklığınız sizi daha da aşağı çekebilir.


"İsviçre’de yapılan bir çalışmada hayatlarında anlamlılık ve tutarlıkları yüksek bireylerde allostatik yükün daha az olduğu gösterilmiş ve bu bireylerin sağlıklarının, iyi oluşlarının ve strese karşı dayanıklıklarının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu çalışma bize duygusal, manevi ve kişisel kaynakların önemini göstermektedir."


Tüm negatif yükünüzü kenara bırakabileceğiniz, #evdekal'dığınız ama #umutlakal'dığınız günler dilerim!


Kaynaklar:

Comments


"Takip Et"

Geride kalma!

Fırsatlara ve en keyifli paylaşımlara ilk sen ulaş!

  • facebook
  • twitter
  • YouTube - Beyaz Çember
  • Instagram - Beyaz Çember

© 2023 by FEEDs & GRIDs. Proudly created with Wix.com

bottom of page